Mobilya ve İç Mekan Tasarımı

Teknik Eğitimin Teknoloji Fakültelerine Geçiş Sorunları

TEKNİK EĞİTİM FAKÜLTELERİNDEN TEKNOLOJİ
FAKÜLTELERİNE GEÇİŞTE YAŞANAN SORUNLAR
 
Prof. Dr. Serdar SALMAN
Marmara Üniversitesi
Teknik Eğitim Fakültesi Metal Eğitimi Bölümü
 
Özet
Bu çalışma; yıllardan beri artarak çözüm bekleyen bir yüksek eğitim öğretim probleminin ne olduğu ve nasıl bir tarihi süreçten geçip nerelere geldiği ile ilgili bir bakıştır. Buzdağı büyüklüğünde bir sorunun; sadece görülebilen, bilinebilen, anlatılanlarla derlenen bir üst kısmıdır. Derininde; Millet içinde ortaya çıkan sosyal, ekonomik ve psikolojik sorunları ayrı bir inceleme konusu olabilir. Gelişmiş ülkelerin diğer ülkelerle en önemli farkları; bilim, teknoloji ve yetişmiş insan gücüdür. Ülkeler gelişimleri için Teknik Eğitime yatırım yapmak veya bu gücü ülke dışından ithal etmek zorundadırlar. Nitelikli insan gücü ithali pahalı olmakta, ülkelerin menfaatleri için çeşitli güçlükleri de beraberinde getirmektedir. Milletimize yapılacak yatırım burada en doğru seçenektir. Nitelikli insan gücünü yetiştirmek ve bilim ve teknolojide söz sahibi haline gelmek için yapılmış yatırımlardan biri de Teknik Eğitim Fakülteleridir.
Bu okullar 13.11.2009 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile kapatılana kadar 27 farklı Üniversitede eğitimlerine devam etmişlerdir (Teknik Eğitim Fakülteleri mevcut öğrencilerin 2015-2016 yılında bitecek öğrencilik sürelerine kadar fiilen görev yapacaktır). Aynı donanım ve binalara Teknoloji Fakülteleri adı ile uygulama ağırlıklı Mühendislik Bölümleri kurulmuştur.
Kurulan Teknoloji Fakülteleri ve okumakta olan öğrencileri nedeni ile 2016 yılına kadar eğitimine devam eden Teknik Eğitim Fakülteleri bu süreçte birçok sorunu da bünyelerinde taşımaktadır.
 
1.Teknik Eğitim Fakültelerinin Tarihçesi
1935 yılından itibaren Sanat Okullarının masraflarının Devlet tarafından karşılanması kararı ile Sanat okullarının yurt geneline yayılmaya başlaması ve sayılarının artması, bu okullara atölye ve meslek dersleri öğretmeni yetiştirilmesi ihtiyacını doğurmuştur.
Bu sebeple, Gazi Mustafa Kemal ATATÜRKün talimatıyla 1937-1938 Ders yılında Milli Eğitim Bakanlığınca Ankara 1. Erkek Sanat Okulu binasında üç yıl süreli Erkek Meslek Öğretmen Okuluaçılmış ve bugün bilinen tanımıyla “Teknik Öğretmen” yetiştirilmeye başlanmıştır. Erkek Meslek Öğretmen Okulunun eğitim süresi 1939-1940 yılında dört yıla çıkarılmıştır. Okulun adı, 1948-1949 yılında Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okuluve
1976-1977 yılında ise “Yüksek Teknik Öğretmen Okulu” olarak değiştirilmiştir. 1982 yılında Gazi ve Marmara Üniversiteleri kurularak; Yüksek Teknik Öğretmen Okulları Teknik Eğitim Fakültesiadıyla bu Üniversitelerin bir fakültesi olmuştur.
 
2. Teknik Eğitim Fakültesi Mezunları ve Çalışma Alanları
Ülkemizdeki 1940 yılından bugüne kadar 27 Teknik Eğitim Fakültesi (TEF) mezunu yaklaşık 200 binin üzerinde teknik öğretmen bulunmaktadır. 2009-2010 akademik yılında TEF’ lerinde 35.000, meslek liselerimizde ise 1 milyon 600 bin civarında öğrenci eğitim almaktadır. Sonuç olarak aileleri ile birlikte ülkemizdeki mesleki teknik eğitimle ilgili en az 7 milyon kişinin olduğu söylenebilir.
Teknik Eğitim Fakülteleri, endüstri meslek ve teknik liselere Teknik öğretmen yetiştirmek üzere kurulmuştur. Bu fakülteler teknik eğitime öncülük yaparak nitelikli teknik öğretmen yetiştirmiştir. 2006 yılındaki bir çalışmada; istatistiklere bakıldığında Teknik Eğitim
Fakültelerinde okuyan toplam öğrenci sayısı 28.097, sadece elektrik öğretmenliği için 2005 yılında KPSS‘ye başvuran adayların sayısı ise 1.669‘dur. 2006 yılında 19 mezun atanabilmiştir. Bu sayının bazı uzmanlık alanlarında % 2 ve daha altında olduğu, birçoğunda ise yıllardır hiç atama yapılmadığı belirlenmiştir.
Teknik öğretmenler; Milli Eğitim Bakanlığı, özel sektör ve üniversiteler olmak üzere üç farklı çalışma alanında istihdam edilmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda Teknik Öğretmen olarak görev yapmaktadırlar. Bunun yanında; Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK), TÜBİTAK, Yüksek Teknoloji Enstitüleri, Mühendislik Fakülteleri, Teknik Eğitim Fakülteleri ve Meslek Yüksek Okullarında; Profesör, Doçent, Yardımcı Doçent ve Araştırma Görevlisi gibi akademik pozisyonlarda ve aynı zamanda her kademede idarecilik yapan çok sayıda teknik öğretmen vardır. Sanayici, siyaset adamı, sanatçı olarak da gerek kendi eğitimleriyle ilgili, gerekse kısmen ilgili çalışma alanları olan “Teknik Öğretmenler” bulunmaktadır.
 
3. Teknik Eğitim Fakültelerindeki Öğrenci Profili
Teknik Eğitim Fakültelerinin en önemli öğrenci potansiyelini, Anadolu teknik lisesi, teknik lise ve endüstri meslek lisesi mezunları oluşturmaktadır. Katsayı uygulamasından önce, bütün genel lise veya dengi meslek okullarından mezun olanlar eşit olarak sınava girmekteydiler. Öğrenciler, aldıkları puanlara göre, dilediği dalda öğrenim görme hakkına sahipti. Katsayı uygulaması; YÖK’ün 30.07.1998 tarih ve 1998/8-90 sayılı kararıyla 2547 sayılı Yükseköğrenim Kanunu’nun 45. maddesi kapsamında, ÖSYM yönetmeliğinde yapılan değişikliklerle 1999-2000 öğretim yılından itibaren başlamıştır. Uygulama ile ders gruplarına göre “alanlar” oluşturulmuştur. Yükseköğretime giriş sisteminde uygulanan sınavda, öğrencinin kendi alanını seçmesi durumunda “Ağırlıklı Orta Öğretim Başarı Puanı (AOÖBP)”nın 0,50 ile alanı dışında tercih yapması durumunda ise 0,20 ile çarpılması, aynı dalda eğitim görecek olan öğrencilere ise % 15 ek puan verilmesi kararlaştırılmıştır (Aynı bölümden mezun olan herkese ek puan verilmesi sıralamayı etkilememiştir). Ancak 2003 yılında uygulanan bu katsayılar 0,3 ve 0,8 olarak yeniden düzenlenmiştir.
Konuyu bir örnekle somutlaştırmak gerekirse; biri genel lise, diğeri meslek lisesinden mezun iki öğrencinin ikisinin de ÖSS puanı 300, AOÖB Puanları da 100 tam puan olduğunda; bu iki öğrenci de bilgisayar mühendisliğini tercih ederse normal lise öğrencisinin yerleştirme puanı 0,8 katsayı ile çarpıldığı için 380, meslek liseli öğrencinin ise 0,3 katsayı ile çarpıldığı için 330 olur. Aradaki 50 puanlık bir fark oldukça önemlidir. Katsayıda uygulaması ile oluşan mağduriyet, ÖSYM tarafından somutlaştırılan öneri ve taslak 29 Ocak 2009’da YÖK’te karar altına alınarak kamuoyuna açıklanmıştır. Komisyon tarafından hazırlanan rapor, 9 Temmuz 2009’da YÖK Genel Kurulu’na sunulmuş, 21 Temmuz 2009 tarihi itibariyle
Genel Kurul’un aldığı kararlarla yeni sistem büyük ölçüde tamamlanmıştır. Yerleştirme puanları hesaplanırken AOÖBP 0,15 katsayısı ile çarpılacaktır. Adaylardan öğretmen lisesi veya meslek lisesi mezunu olanlar kendi alanlarındaki programları tercih etmeleri halinde AOÖBP’leri 0,05 ek katsayısı ile çarpılacak ve bulunan değer, 0,15 katsayısı ile hesaplanan puana eklenecektir.
Yaklaşık 10 yıl boyunca sürdürülen katsayı uygulaması ile 2 milyonu aşkın meslek lisesi öğrencisi ile ailelerinin gelecekleri etkilenmiştir. 1999 ile 2009 yılları arasındaki dönemde toplam 2 milyon 19 bin 615 meslek liseli öğrenci üniversite giriş sınavında katsayı uygulaması ile karşı karşıya kaldı. 2001 yılında meslek ve teknik eğitim liselerinden 243 bin 652 kişi mezun olurken, 2008 yılında mezun olan öğrenci sayısı 108 bin 235 kişiye düştü.
Uygulama ile meslek liselerinden üniversiteye geçişin önü kapanınca aileler çocuklarını genel liselere göndermiştir. Bu eğilimin somut iki sonucu ortaya çıkmıştır. Birincisi meslekî ve teknik eğitimin kalitesi düşmüştür. İkincisi ise meslek liselerinin ortaöğretimdeki ağırlığının artması gerekirken gerilerde kalmıştır. Dünya ölçeğinde ortaöğretimde meslek lisesi-genel lise oranı %70’e %30 civarındadır. Bu oran bizde tam tersinedir. Bu tablonun da pratikte de iki can alıcı sonucu vardır. Birincisi, ekonominin ihtiyaçlarına uygun bir beceri sahibi olmadan üniversite kapısına yığılan milyonlarca genç, ikincisi, nitelikli eleman ihtiyacını karşılayamadığı için zorlanan işgücü piyasası; yani işgücü ihtiyacını karşılayamayan bir ekonomi ve iş bulamayan gençlerdir.
 
 
 
4. Teknik Eğitim Fakültesi Mezunlarının Sorunları
Ülkemizdeki; Teknik Eğitim Fakültelerinin yapısı, kapasitesi, istihdam fazlası mezunları ve mezunlarının iş dünyasında karşılaştıkları sorunlar ile bu sorunların çözümü konusundaki tartışmalar gündemde olup, son zamanlarda hız kazanmıştır. Bu tartışmalar genelde aşağıdaki dört temel konu üzerinde yoğunlaşmaktadır:
-Teknik öğretmen olarak yetiştirilen ve sayıları giderek artan mezunların karşılaştıkları istihdam sorunu,
-Öğretmen olarak istihdam edilemeyen mezunların sektörde çalışabilmesi için unvanları, yetkileri ve sorumluluklarının tanımlanmamış olması,
-Teknik Eğitim Fakültelerinin mevcut yapıları ile uluslararası kuruluşlar tarafından kabul edilememesi, ABD ve AB ülkelerinde diploma denkliğinin bulunmaması,
-AB ülkelerinde Teknik Eğitim Fakülteleri ile eşdeğer herhangi bir yükseköğretim kurumunun bulunmaması nedeniyle öğrenci ve öğretim elemanı değişim programlarını da olumsuz etkilemektedir.
1999 yılından itibaren meslek liselerine katsayı uygulamasının başlaması nedeniyle lisans eğitimi almak isteyen meslek lisesi mezunları Teknik Eğitim Fakültelerine gitmek zorundadır. 1999-2007 yıları arasında Millî Eğitime Bakanlığınca teknik öğretmen olarak atanan kişi sayısı sadece mezunların %3’ü kadardır. Örneğin, tüm Teknik Eğitim Fakülteleri, her yıl yaklaşık 900 civarında otomotiv öğretmenliği bölümü öğrencisi mezun vermektedir. Son 8 yılda bu alandan 7.200 civarında mezundan, sadece 22 kişi atanmıştır. Diğer bölümlerin durumu da farklı değildir. Geri kalan %97’lik büyük çoğunluğa her yıl yeni sorunlar ve sorunlular eklenmektedir. Fabrikalarda eğer iş bulabilirse çalışan mezunlar; teknisyen ve ustalarla aynı statüde çalıştırılmaktadır. Mühendisliğe eşdeğer öğrenim gördüğü ve performans sergilediği halde maddi karşılığı oldukça aşağıdadır. Teknik öğretmenlerin dört yıl lisans eğitimi almalarına rağmen imza yetkisi olmaması, istihdam edilirken lise mezunlarının yer aldığı teknisyen kadrosuna alınmaları gibi hiç hak etmedikleri değerlendirmelerle karşılaşmaktadırlar.
Mühendislik Fakülteleri ile Teknik Eğitim Fakültelerinin müfredatları kıyaslandığında, %85 birbirine benzemektedir. Eğitimin içeriği ve süresi hemen, hemen aynı ama mezun olduktan sonra şartların aynı olmaması adil değildir. Sanayinin ihtiyacı, kaliteli meslek lisesi eğitimi almış ara elemandır. Fakat meslek liselerinin son yıllardaki sorunlarından dolayı, iyi öğrenciler bu liselere gitmemektedirler. 10 yıl öncesine kadar devletin yaptığı sınavla girilen meslek liseleri, şimdi istenilmeyen durumdadır. Teknik Eğitim Fakültelerindeki olumsuz durum, mesleki ve teknik öğretime ilgiyi azalttığı için gelen öğrenci niteliğinde önemli bir düşüş gözlenmektedir. Diğer taraftan öğrenim gören öğrencilerde de belirgin bir moral kaybına, motivasyon düşüşüne ve gelecekten ümitsizliğe neden olmakta, mezunlarındaki hayal kırıklığı zaman içinde sosyal problemlere dönüşmektedir.
 
5. Teknoloji Fakültelerinin Kuruluşu: Bu Süreçteki Beklentiler ve Endişeler
Teknik Eğitim Fakülteleri 13 Kasım 2009 tarihli Bakanlar Kurulunun 2009/15546 kararıyla kapatılmış, Teknik Eğitim Fakültelerinin olduğu binalarda Teknoloji Fakültelerinin kurulması kararlaştırılmıştır. 2010 yılında Teknoloji Fakültelerinde açılabilecek bölümler şöyle sıralanmıştır:
1.Makine Mühendisliği, 2.Bilgisayar Mühendisliği, 3.Elektrik ve Elektronik Mühendisliği,
4.Tekstil Mühendisliği, 5.Metalurji ve Malzeme Mühendisliği, 6.Mekatronik Mühendisliği, 7.İnşaat Mühendisliği, 8.Otomotiv Mühendisliği, 9.Enerji Sistemleri Mühendisliği.
Teknoloji Fakülteleri kurulma sürecinde 06.01.2010 tarihinde YÖK’te Teknik Eğitim Fakültesi Dekanları’nın da bulunduğu “Teknoloji Fakültelerinin Yapılandırılması” konulu çalıştayda da değinildiği gibi genelde cevap bekleyen sorular ve endişeler şöyledir:
* Teknoloji Fakültelerinden mezun olacak öğrencilerin meslek tanımları ne olacak?
* Teknoloji Fakültelerinin müfredatı şu anki mevcut mühendislik eğitimiyle örtüşmeli mi?
* Teknoloji Fakültelerinin akademik kadrosu nasıl şekillenecek?
* 2010-2011 eğitim-öğretim yılında bütün Teknoloji Fakülteleri kurulup eğitime başlayacak mı?
* Şu anki mevcut Teknik Eğitim Fakültesi öğrencilerinin durumu ne olacaktır?
* Teknik Eğitim Fakültelerinin öğrenci kapasitesi ile teknoloji fakültelerine verilen öğrenci kontenjanları karşılaştırıldığında %80’lik bir öğrenci sayısı azalması olmaktadır. Bu durumda Türkiye genelinde yaklaşık 104.000 meslek lisesi öğrencisi hangi okullara yönelecektir?
Teknoloji Fakülteleri ile ilgili olumlu beklentiler ise şöyle sıralanabilir:
* Teknik Eğitimin yapısal değişikliği ile sanayicinin ihtiyaç duyduğu tanımlı, aranan, uygulamacı mühendisler yetiştirilmiş olacaktır.
* Üniversite-sanayi ilişkileri; uygulama ağırlıklı mühendislerin yetiştirilmesi ile daha etkin bir şekilde gelişecek, üniversite-sanayi yakınlaşması ile ülkemizde önemli bir boşluk doldurulmuş olacaktır.
* Yeni kurulacak Teknoloji Fakülteleri, uluslararası kabulü olabilecek program yapısına kavuşacağından, bu fakülte mezunları, diğer ülkelerde iş bulma ve mesleğini geliştirme olanağına sahip olacaklardır.
* Mesleki teknik orta öğretime ilgi artacaktır.
* Teknoloji Fakültelerinde 4 yıl süreyle mesleki alana yönelik eğitimden sonra Teknik Öğretmen olmak isteyenler 1 yıl daha pedagojik formasyon eğitimi ile istenen kalitede Teknik Öğretmen olacaklardır.
 
6. Sonuç ve Öneriler
Teknik Eğitim Fakülteleri bugüne kadar, ülkemizde mesleki teknik alandaki misyonunu en iyi şekilde yerine getirmiş ve bunun yanında sanayiye öncülük etmiştir. Bu fakültelerin, sanayinin ihtiyaç duyduğu mühendisi yetiştirmeye yönelik eğitim-öğretim veren Teknoloji Fakülteleri olarak yapılandırılma gerekliliği sonucu bu süreç başlamıştır.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın ihtiyaç duyduğu Meslek ve Teknik Lise öğretmenleri, Teknoloji Fakültesi mezunlarından istekli olanlara pedagojik eğitim verilerek karşılanabilir.
Teknoloji Fakültelerine dönüşüm sürecinde açılan bölümler dışında halen Teknik Eğitim Fakültesi bünyesinde olup uluslararası alanda karşılığı olan Matbaa Mühendisliği gibi bölümler de hak ettiği yeri bulmalıdır. Bu bölüm mezunları halen yurt dışında Lisansüstü çalışmalarında Matbaa Mühendisliği alanında kabul görmektedir. Bu bölümlerin de dönüşeceği Mühendislik bölümleri ile Matbaa Meslek Lisesi mezunu gençlerimizde hak ettiği değeri bulacaklardır.
Teknoloji Fakültelerine gelecek meslek lisesi öğrencilerine mezun oldukları alanla ilgili tercih yapmaları halinde kesinlikle ek puan verilmelidir. Aksi ne kadar inkar edilse de Teknoloji Fakülteleri Teknik Eğitim Fakülteleri bünyesinden yapılanmaktadır. Tüm teçhizat ve donanımları, yetişmiş, hazır ve kabiliyetleri bilinen öğretim elemanlarının mevcudiyeti çok önemlidir. Dolayısıyla bu elemanların istekleri dahilinde Teknoloji Fakültelerine aktarımının önünde engel olmamalıdır. Zira bu konuda YÖK’ün 24.12.2008 tarih ve 2008.31 sayılı 5 maddelik kararı (üniversitelere tahsis edilen kadrolardan dolu olanlarının birimler arasında aktarılması konusu ) daha sonraki çalıştaydaki ifadelerle çelişse de bunu desteklemektedir. Teknik Eğitim Fakültelerinden mezun teknik öğretmenlere, mühendislik tamamlama imkanı veren 3795 sayılı Kanun uygun programlarla mutlaka sağlıklı bir şekilde tüm mezunlara uygulanmalıdır. Teknoloji Fakültelerinde yetişecek uygulama becerisi yüksek Mühendisler
için Teknik Eğitim Fakültelerindeki uygulamalar muhakkak dikkate alınmalı ve ileride Meslek Liselerinin teknik öğretmen ihtiyacı için alternatif bir kaynak da olabilecek Mühendis Teknik Öğretmenler en iyi uygulama becerisi ve kabiliyeti ile yetiştirilmelidir. Bu aynı zamanda endüstride çalışacak kaliteli Meslek Lisesi mezunlarının eğitimi içinde çok önemlidir. Yani tüm halkalar birbiriyle uyumlu ve bağıntılıdır.
 
 
 
Teşekkür
Bu çalışmayı hazırlarken tamamen gerçekçi gözlemlerim ve herhangi bir beklentim olmadan; 25 senedir Teknik Eğitim Fakültesi camiasında görev yapan ve bir Mühendislik Fakültesi mezunu olarak yazılması gerekenleri içtenliğimle ifade etmeye çalıştım. Sorunlarla ilgili gözden kaçırdıklarım; yani buzdağının alt kısımları mutlaka vardır.
Teknik Eğitim Fakültesi’nde öncelikle “Öğretmenlik” mesleğinin önemini ve ciddiyetini daha iyi öğrendiğim özellikle emekli olmak zorunda olan ve emekliliği yaklaşan “Teknik Öğretmen” kökenli hocalarıma her zaman minnettarım.